Şu aralar kendimi bencilliğin diplerinde hisssediyorum. Ama çok da iyi geliyor bazen bunu yapmak. Genelde kendimden çok başkalarını düşünen biri olmam canımı sıkıyor çoğu kez. Mesela şu an aslında yapmamam gereken şeyler yapıyorum. Ama yapmak istiyorum. Bu kadar basit. Sorup sorgulamıyorum pek fazla. Yaptığım şey doğru mu, çocukluk mu yapıyorum, saçmalık mı, gereksiz mi... hiç umrumda değil. Yapmak istiyorum o kadar. Çünkü farkettim ki yapmak isteyip de yetişkin gibi davranmak zorunda olmam nedeniyle yapmadığım şeyler için sonradan pişmanlık duyuyorum. Ve yine farkettim ki bu istediklerimi yaptığım zaman hissettiğim mutluluk hiçbir şeyle kıyaslanamıyor.
Bir de şu yönü var, bazen bu yapmak isteyip de aslında yapmamam gereken şeyleri yapmam başıma iş açabiliyor. Ve inanır mısınız bilmem, başıma açılan bu iş, sırf yapmayı çok istediğim şeyi yapmamdan dolayı başıma geldiği için sonradan bu işin içinden çıkmak üzere gösterdiğim çabalar bile bana başka bir haz veriyor.
Biraz salaş yaşamak hepimizin ihtiyacı belli ki. Dünyayı biraz kuşbakışı ele alınca kendinizi yapma cam yuvaların içinde sürekli ordan oraya koşarak çalışıp duran karıncalar gibi görür müsünüz hiç? Ben görüyorum. Ve o yuvayı biri alıp kırsa, deliler gibi çalışan o karıncaların tüm emekleri heba olacak diye düşünüyorum. Hep bir asi karınca hayal ederim bu sürünün içinde. Çalışmak istemediği zaman çalışmayan, ya da tüm karıncalar harıl harıl işlerinin başındayken bir otun arkasında sevgilisiyle buluşmuş dünya umrunda olmayan bir karınca...
Ben şu aralar bu karıncayı canlandırıyorum. Bir şey yapmak istiyorsam, yapıyorum. Çünkü biliyorum ki hayatta gereksiz yere önemsediğimiz şeylerin arkasında asıl önemsememiz gereken kişi unutuluyor. "Kendimiz..." mutlu olduğumuz sürece...
... gerisi yalan!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder